13 Kasım 2017 Pazartesi

Bir insan baş aşağı ne kadar durabilir ?

Bu sorunun tek ve kesin bilimsel bir yanıtı söz konusu değil. Hayvanlar aleminde bu pozisyonda yaşayan türler mevcut. Örneğin, yarasa saatlerce baş aşağı kalabiliyor. Kedi balığı ise, su bitkilerinin ve derin kayaların arasındaki böcek larvalarını ve yosunları yemek için, sürekli başı aşağıda yüzüyor. İnsana gelince bu durum kişiden kişiye farklılıklar gösteriyor. Ancak bir insan baş aşağı 15 dakika kaldıktan sonra mide bulantısı geçiriyor. Beyne oksijen akışını kolaylaştırmak için eğitim alan yogiler ise, bu duruma daha fazla dayanabiliyorlar. Ama, onların da sınırı 20 ile 30 dakika ile sınırlı. Tabii bu rakamlar atmosfer boyutunda geçerli. Yerçekiminin olmadığı koşullarda, insan baş aşağı çok daha fazla kalabiliyor.

Yaşanmış en düşük ve en yüksek sıcaklık kaç derecedir?

Şimdiye kadar dünyamızda tespit edilebilen en düşük sıcaklık güney kutbunda eksi 89.6 derece ile Antarktika Vostok istasyonunda ölçülmüştür. Sanılmasın kigüney kutbu devamlı kar yağışı aldığı için dünyanın en soğuk yeridir. 

Antarktika daima karla kaplı olmasına rağmen dünyanın en az yağış alan çöllerinden daha kuraktır. Soğuk hava çok uzun aralıklarla da olsa düşen her yağışı dondurup, koruduğu için sürekli kar ve buzlarla örtülüdür. 

Ortalama sıcaklık olarak güney kutbu eksi 49 derece ile kuzey kutbundan 2 derece daha soğuktur. Çünkü güney kutbu deniz seviyesinden daha yüksektir, güneşten daha az ışık alır ve güneşin gittiği zamanlarda bu ışığın getirdiği ısıyı süratle kaybeder. Dünyadaki buzların yüzde 90'ı güney kutbundadır, buzlar denizin altında 600 metre derinliğe kadar iner. 

Yaşam ancak buz parçalarının kıyılarında penguen ve fok sürüleri olarak görülür. Kuzey kutbu, altında hiçbir kara parçası olmaksızın, denizin üstünde yüzen bir buz kütlesidir. Kuzey kutbunda bulabileceğiniz her taş mutlaka göktaşıdır. Dünyamızda ölçülebilecek en düşük soğukluk eksi 273 derecedir. Bundan daha düşük sıcaklıkta moleküller hareket edemeyeceği için buna 'mutlak sıfır' denilir. 

Dünya üzerindeki ortalama sıcaklık 5-10 derece artsa Grönland ve Antarktika'daki buzullar erir, okyanuslardaki su düzeyi 100 metre artar ve tabii dünya haritası da önemli bir şekilde değişirdi. Dünyada bugüne kadar saptanabilen en yüksek sıcaklık gölgede 58 derece olarak 13 Eylül 1922 tarihinde Libya'da El-Azizia'da ölçülmüştür. Tabii en yüksek sıcaklık insanı en fazla rahatsız eden sıcaklık anlamina gelmez. Burada havadaki nemin, yani rutubetin çok önemli bir rolü vardır. 

Göremeyiz ama havanın içinde su da, daha doğrusu su buharı da vardır. Atmosferde bulunan su miktarı toplanabilseydi, dünya yüzeyini 2,5 santimetre kalınlığında bir su tabakası kaplardı. Ancak havanın içine alabileceği su miktarının bir sının vardır. Bu suya doyma seviyesine gelince hava artık içine su alamaz. İnsanlar terleyince ter buharlaşıp havaya karışamaz ve artık terleyemezler, rahatlayamazlar. 

Çok kuru bir havada 35 derecede terleyebildiğiniz için fazla bir rahatsızlık duymaya bilirsiniz de, nemli, suya doymuş havada 25 derece bile bunalma hissi verebilir

Eskimolar buzdan evlerini nasıl ısıtıyorlar

Eskimolar adına igloo denen buzdan evler yaparlar. Bu evlerin yalıtımı çok önemlidir. Ana yapıyı oluşturan buz bloklarının arası karla sıvanarak tıkanır. İyi bir igloonun kapısı da yer üstünde olmaz. İçeri girip çıkarken kapının açılıp kapanması, içerdeki sıcak havanın dışarı kaçmasına soğuk havanın içeri dolmasına neden olur. Bundan dolayı buzdan bir ev yapılırken önce geçici bir kapı yapılır ve evden içeri girilir. Asıl kapı evin altındaki kar kazılarak yeraltından geçirilen kapıdır. Bu sayede buz evin yalıtımı tamamlanır. Buzdan ev elbette ki bizim ölçülerimizde sıcacık değilse de, bu sayede oldukça elverişli bir ısıya gelir.

Dünya dışında keşfedilen element var mı?

Dünya dışında keşfedilen element var mı?

Dünyadan önce, dünya dışında uzayda keşfedilen ilk ve tek element Helyum’dur. Helyumun dünya dışında ilk olarak keşfedildiği gök cismi Güneş’tir.

Helyum hidrojenden sonra evrende en bol bulunan ikinci elementtir. Helyumun esas itibariyle yıldızlarda, yıldızların enerji kaynağı olan hidrojenin füzyonu sonucu oluştuğu bilinmektedir. Evrendeki toplam madde miktarının yaklaşık %23 ü helyumdur.

Helyum ilk olarak 1868 de Fransız astronom Pierre Janssen tarafından bir güneş tutulmasında ışık tayfının incelenmesinde dünyada bilinen hiç bir elementin karakteristik cizgilerine benzemeyen çizgiler olarak farkına varıldı. Aynı yıl İngiliz astronom Norman Lockyer tarafından da aynı olgu gözlendi. Bu özelliklerin dünyada o güne kadar bilinmeyen bir elemente ait olduğu düşüncesinden hareketle Lockyer ve İngiliz kimyacı Edward Frankland bu yeni elementi Güneş tanrısı m etali anlamina gelmek üzere Helyum olarak adlandırdılar. m etal olduğu düşünülerek sonuna ”yum” eki konulan asal gaz özelliğine sahip bu elementin adındaki bu hata daha sonra düzeltilmeye gerek duyulmadı.

Helyumun güneşteki keşfinden ancak 27 yıl sonra dünyadaki varlığı 1895 yılında İngiliz kimyacı William Ramsay tarafından gösterilebilmiştir.

Helyum bugün dünyada doğal gaz yataklarında %7 oranına kadar bulunmakta ve doğalgazdan ayrıştırılarak elde edilmektedir.

Helyum uzay roketlerinin sıvı hidrojen tanklarında basınç artırıcı olarak, derin dalış yapan dalgıçların oksijen tüplerinde oksijenle karıştırılarak, uçan balon ve zeplin yapımında (hidrojen daha bol bulunmasına ve hafifliği nedeniyle daha elverişli olmasına rağmen patlayıcılığı nedeniyle kullanılmaz) ve süper iletkenlik araştırmaları gibi yerlerde kullanılmaktadır.

Helyum, dünya dışında keşfedilen ilk element olması bakımından ilginçtir.

Filmlerde Tekerlekler Niçin Ters Döner?

Bunun için önce şunu bilmemiz lazım. Filim kamerası ile fotoğraf makinesi arasında teknik açıdan büyük bir fark yoktur. Fotoğraf makinesinde her deklanşöre basışta film karesine bir görüntü kaydedilir, film kamerasında ise akan film üzerinde saniyede 24 görüntü karesi kaydedilir. Bunu aynı hızda perdeye yansıtırsanız gözümüz arka arkaya gelen karelerdeki küçük farkları algılayamaz, devamlı ve hareketli bir görüntü olarak görür.

Şimdi gelelim filmlerdeki tekerlekler meselesine. Kovboy filmlerindeki at arabalarının veya trenlerin tekerlekleri aracın hareketi ile ileriye doğru dönmeye başlar. Aracın hızı arttıkça perdede görüntüdeki tekerleğin dönüş hızı gittikçe yavaşlar, bir an durma noktasına gelir ve sonra araç ileri doğru gitmesine rağmen tekerlekler tersine dönmeye başlarlar, daha doğrusu gözümüze öyle görünürler. 

Tekerlekleri saniyede 24 defa dönen ve hızla giden bir at arabasını düşünelim. Bunu saniyede 24 kare çeken bir kamera ile görüntülersek her kare tekerleğin aynı pozisyonunu aynı noktada görüntüleyeceği için gözümüz tekerleği duruyormuş gibi algılar. Tekerleklerin dönüş hızına bağlı olarak filmin her karesi tekerleğin tam tur atmamış halini görüntülerse bu sefer de tekerlekler geri dönüyormuş gibi görünürler. 

Gerek at arabaları ve gerekse trenlerde tekerleğin merkezi ile çevresi arasında bağlayıcı elemanlar olduğundan bunların pozisyonları ve sayıları daha değişik dönüş hızlarında da benzer görüntüyü vererek gözü iyice yanıltır. 

Bu tekerlekler düz daire şeklinde bir kapakla kapatılmış olsalar bu görüntü yanılgısı olmayabilir. Sinema konusunda en çok merak edilenlerden biri de sessiz sinema zamanındaki eski filmlerde insanların niçin hızlı hareket ettikleridir. Aslında bunun iki nedeni vardır. 

Birincisi ilk filmlerin saniyede 16 görüntü geçecek şekilde çekilmesidir. Bunlar günümüzün saniyede 24 görüntü veren makinelerinde oynatıldığı zaman hareketler neredeyse yüzde elli hızlanmaktadır. Diğer sebep ise eski filmlerin çoğunluğunu oluşturan komedilerin bu şekilde gösterilmesinin filmi daha gülünç kılmasıdır. 

Bu nedenle o zamanlarda, yani 1915 yılı civarında bile bazı komedi filmleri düşük hızda çekilir, saniyede 16 görüntü hızıyla oynatılarak karakterlerin daha komik görüntü vermeleri sağlanırdı. 

Günümüzdeki filmlerde bile bazen karakterler hızlı hareket ettirilerek komedi, yavaş hareket ettirilerek romantizm veya daha fazla şiddet etkisi yaratma yollarına başvuruluyor.

insanlar Neden Kadeh Tokusturur

Bu konuda iki ayrı açıklama vardır.

1) İnsanların beş duyusunu tatmin
amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak.
Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme.
Şarap bütün duyguları tatmin eder anlaminataşır.

2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona
zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için
kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi.
Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için
kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.

Ufak ayrıntılar

Los Angeles'in tam adı: El Pueblo de Nuestra Senora la Reina de los 
Angeles
de Porciuncula.


Deve kuşunun gözü beyninden büyüktür.


Al Capone'un karvizitinde mobilyacı olduğu yazılıydı.


Paraguay'da taraflar kan bağışına kayıtlı iseler düello yasaldır.


Zırhlı ve miğferli şövalyeler kralın önünden geçerken tanınmak için
miğferlerinin yüzlerini kapatan kısmını açarlardı. Modern askeri 
selamın
temeli budur.


Filmlerde geri planda kalabalık olduğunda (parti vs gibi) insanlar 
konuşuyor
görünmek için "walla, walla" derler. bu sahnelere "walla, walla 
sahneleri"
denir.


101 dalmaçyalı ve peter pan ana-babanın sağ olduğu ve film boyunca
ölmedikleri yegane iki Disney çizgi karakteridir.


Armadilloların bir defada 4 yavruları olur ve dördünün de cinsiyeti 
aynıdır.


Duran Duran grubu adlarını 1968 Jane Fonda filmi Barbarella'daki bir
astronottan aldı.


II. Cihan Harbinde müttefiklerin Berlin'e attıkları ilk bomba sadece 
Berlin
hayvanat bahçesindeki bir fili öldürmüştü.


Wilma Flintstone'un (çakmaktaş) kızlık adı Wilma Slaghoopal, Betty 
Rubble'ın
(moloztaş) kızlık adı Betty Jean McBricker'dır.


Banka soyguncusu John Dillinger profesyonel basketbolcuydu.


FBI'nin poligonlarında halen John Dillinger'ın posteri kullanılır.


Erkeklere yıldırım çarpması olasılığı kadınlara göre 6 kat daha 
fazladır.


Tahminlere göre yeryüzündeki milyonlarca ağaç sincapların gömerek
sakladıkları, sonra da unuttukları kozalak türü ağaç tohumlarından 
kazara
yetişmiştir.


Ernest Vincent Wright'ın yazdığı "Gadsby" adlı 50,000 den fazla 
kelimelik
romandaki hiç bir kelimede E harfi bulunmamaktadır.


ABD de her 45 saniyede bir bir evde yangın çıkar.


Güneş Dünyadan 330,330 kat daha büyüktür.


Bir köstebek sadece bir gecede 90 m tünel kazabilir.


Eski Mısırlılar taştan yapılmış yastıklarda uyurlardı.


Bir hipopotam ağzını açarsa 120 cm boyunda bir insan onun içine rahatça
sığabilir.


Dünyada her yıl 50,000 den fazla deprem olmaktadır.


Kedi ve köpekler de insanlar gibi solak ya da sağak olabilirler.


Bir zarın herhangi bir yüzü ile onun tam arka yüzündeki rakamların 
toplamı
daima 7'dir.


İnsanlar parmak izinden, köpekler burun izinden tanınır.


Boğalar renk körüdür, bundan dolayı matadorun elindeki beze 
saldırırlar,
rengi ne olursa olsun.


Elmalar sabahları insanları uyanık tutmak için en verimli kafein 
kaynağıdır.


Sıkı çalışan bir erişkin günde 15 litreye yakın terler. Bu terin çoğu 
insan
daha farketmeden buharlaşır.


Ortalama bir buzdağı 20,000,000 ton gelir.


Zehirli oklu kurbağada 2,200 insanı öldürebilecek kadar zehir bulunur.


Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak bir 
tenis
kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir.


Karasinekler hakkında da bir şey var, ama sanırım hoşlanmazsınız, çünkü 
tam
"ben Sinek filmini bile midem bulanmadan seyrettim," diyenler için:
After eating, a housefly regurgitates its food and then eats it again!


Noel Baba'nın geyiklerinin adları: Dasher, Dancer, Prancer, Vixen, 
Comet,
Cupid, Donder, Blitzen ve Kırmızı Burunlu Rudolph.


Pamuk Prenses'in 7 cücesinin adları: Happy, Grumpy, Sneezy, Doc, Dopey,
Sleepy ve Bashful.


Her yıl 2500'den fazla solak insan sağaklar için yapılmış ürünler 
nedeniyle
ölüyormuş.


Taphephobia diri diri gömülme korkusudur.


Clinophobia yatak korkusudur.


Tembel hayvan (bir memeli) kürkündeki algler rahatsız olmadan gelişsin 
diye
çok yavaş hareket eder.


Elektrikli iskemle bir diş hekimi tarafından icat edilmiş.


Astronotlar ağlayamaz. Uzayda yerçekimi olmadığından gözyaşları akamaz.


Tayvan'da bir firma buğdaydan tabak yapıyor, bu tabaklar yemek 
bittikten
sonra yenebiliyor.

Bunları Biliyor musunuz ?

İNTERNET'TE İLKLER
'Silicon Valley' (Silikon Vadisi) kavramini 1971 yılında ilk defa bir gazeteci, Don Hoefler kullanmış.

E-mail adreslerinde yer bildirimi için kullanılan '@' işareti ilk defa 1972 yılında bulunmuş. Onun yerine teklif edilen iki öteki aday sembol '&' veya '$' işaretleri... Ancak kazanan işaret '@' olmuş.

İnternet tarihinde devrim sayılan modem programini Ward Christensen adlı Chicago'lu biri, 1978 yılında yazmış.

Mouse'la kullanılan ve grafik imkanı olan ilk bilgisayarı 1981 yılında Xerox firması üretmiş. O günkü fiyatı 16 bin dolarmış.

ISP (İnternet Servis Sağlayıcısı) 1990 yılında doğmuş.

İnternetin başlangıç tarihi 1958. Ve başlangıç vuruşunu, A.B.D. Başkanı Eisenhower yapıyor.

Fortune Dergisince yayınlanan kronolojinin başında Başkan Eisenhower'ın 1958 ılında ARPA (Advenced Research Projects Agency), İleri Araştırma Projeleri Ajansı'nı kurma talimatı var. Bu emrin verilişinden üç yıl sonra MIT'ten bir grup bilim adamı bilgisayarların kendi aralarında konuşmasını sağlayacak bir ağı oluşturuyorlar. İnternet olayı da işte bu bilgisayarlar arası iletişim ağı ile başlyor

**********************************************
ÇILGIN REKORLAR 
Guinnes rekorlar Kitabı'nın 47.si Eylül ayında İngiltere'de yayınlandı. 90 milyon adet basılan kitapta birbirinden çılgın ve ilginç rekor yer alıyor.

Avustralyalı Les Stewart 16 yıldır daktilonun başında oturuyor ve sürekli sayıları yazıyor. Hiç durmadan 1'den 1 milyona kadar sayıları yazan Stewart, bugüne kadar 19 bin 990 adet kağıt kullandı, bin adet şerit değiştirdi ve 7 daktilo eskitti.

36 yaşındaki Japon Takisu Matarona böcek tutkunu. Takisu geçen yıl bir hamamböceğine 3 milyar lira ödeyerek rekor kırdı. Dünyanın en pahalı hamamböceği artık Takisu'nun.

İngiliz Kevin Thackwell evinin dışını 20 milyon adet mandalla kapladı. Thackwell
sarı ve yeşil mandalları yapıştırmak için 2 ton yapıştırıcı kullandı.

Alman Heino Monster dünyanın en küçük dergisini çıkarıyor. Mahalle dedikodularını yazdığı haftalık dergi 3.5x2. santimetre boyutlarında.

Brezilyalı ögrenci Tobiaz Couso okulda bir hafta içinde farklı nedenlerden dolayı 120 arkadaşını dövdü. En kavgacı çocuk olarak rekorlar kitabına giren Tobiaz bugüne kadar 20 okul değiştirdi.

Çikolata meraklısı Amerikalı Fiona Kingsten dünyanın dört bir yanından 2 bin değişik çikolata topladı. 30 yıldır çikolata biriktiren kadın çikolatalar kurtlanmasın diye özel bir bakım uyguluyor.

**********************************************
311 NUMARALI ODA 
Güney Afrika'nın Cape Tovn şehrindeki bir hastanede devamlı olarak gizemli ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları olü bulmaktaydılar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu.

Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ettiler. Güney Afrika'nın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi, ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı. Ve tabii bu arada 311 numaralı odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu. Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odası sürekli gözetim altına alındi ve sonunda odadaki ölümlerin nedeni ortaya çıktı.

Sonuç çok trajikomikti. Cuma sabahı saat 6'da odaları temizleyen temizlikçi kadının, hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini çekerek, kendi elektrik süpürgesinin fişini taktığı ve işini bitirdikten sonra solunum cihazının fişini tekrar yerine takıp gittiği görüldü...
**********************************************

DÜŞÜNCE GÜCÜNÜ GELİŞTİRME YOLLARI
Alman Focus Dergisi, düşünce gücünü geliştirmenin yollarını açıkladı. İşte daha zeki olmak için herkesin uygulayabileceği ipuçları:

- Sabahları gözleriniz kapalı duş alın. Lifinizi, sabununuzu, şampuanınızı el yordamıyla bulun. Böylece dokunma duyunuz gelişir.
- Sağ elini kullananlar sol, sol elini kullananlar sağ elle diş fırçalamayı, saç taramayı denesin. Beynin farklı bölgeleri uyarılmış olur.
- İşe giderken farklı yollardan gitmeye çalışın. Böylece beyninizi otomatik pilot sisteminden çıkarırsınız.
- Aracınıza bindiğinizde gözlerinizi kapatın. Kontağın, sileceklerin, radyonun, el freninin yerlerini düşüncelerinizi yoğunlaştırarak bulun.
- İşlerinizi farklı bir sırayla yapın. Her gün gördüğünüz ancak üzerinde düşünmediğiniz eşyaların yerlerini değiştirin.
- Çalışma masanızda aramalı objeler olsun. Taze ve hoş kokular yeni düşünce çağrışımlarını beraberinde getirir.
- Öğle yemeğine her zaman aynı saatte çıkmayın. Bir saat önce ya da sonra çıkarak rutinden kurtulun. Hatta saatinizi farklı kolunuza takın.
- Ara sıra daha önce hiç yapmadığınız yemekleri yapın. Sadece tat alma duyunuzu değil, beyninizi de besleyin.
- Yemek yerken her zaman aynı sandalyeye oturmayın. Ara sıra ailenizin masadaki oturma düzenini değiştirin.
- Teybe çok farklı ve tiz sesler kaydedin. Arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde hangi sesin neye ya da kime ait olduğunu tartışın.

**********************************************

TÜRKİYE'DE İLK OTOMOBİL
Otomobil ilk defâ Fransa'da yapılmıştır. İstanbul'da ilk otomobil ise, 1907 yılının 6 Ekim günü görülmüştür. Bu otomobil Paris'ten İstanbul'a 12 günde gelmişti. Bu sıralarda Fransa'da yapılan bir rallide (daha 20 km hızla gidebilen otomobillerle ne ralli olur ama!) otomobil bir çocuğa çarpmış, çocuk ölmemiş, ancak çok üzülen annesi, 'Keşke bu otomobil keşfedilmeseydi!' demişti. Zaptiye Nezâreti de sokaklarda otomobil dolaşmasını yasakladı. Otomobilin Türkiye'de yaygınlaşması 
II. Meşrutiyet'in ilânından sonradır.

********************************************

TÜRKİYE'DE İLK TRAFİK KAZASI Bugün Türkiye'de, her 5 dakikada bir trafik kazasiyle karşılaşılıyor.
Yılda ortalama 100 binin üstünde meydana gelen bu kazalarda 10 bine yakın kişi hayatını kaybediyor ve 10 binlerce kişi ya sakat kalıyor veya sakat kalmaktan varını yoğunu harcayarak kurtulabiliyor. Yurdumuzdaki bu dehşetin ilk sayfası, 26 Ocak 1912 tarihinde açıldı.
O gece saat 22 sıralarında, İstanbul Zincirlikuyu'dan hızla gelen bir otomobil, Şişli Câmii önünde İdris isimli bir şahsa çarpmış ve sürücüsü neye uğradığını şaşırarak aynı hızla kaçarken, Pangaltı'da, polislerin 'ihtar ateşi' ile durmak zorunda kalmıştı.
Bu şoför, İtalyan Sefâreti'nde görevli Frederica Rasi isimli bir memurdu. Hemen tutuklanmış ve İdris'in kaldırıldığı Etfal Hastanesi'nde vefât etmesiyle de iş büyümüştü. Ancak, İtalyan Sefareti'nin, hem İdris'in ailesine yüklü bir tazminat ödemeyi, hem de Rasi'ye gereken cezayı vermeyi kabul etmesiyle, dosya ertesi gün kapatıldı. Ama, İstanbul halkı, bu olayı aylarca konuştu.

İşte korkularımız

Ablütofobi: Yıkanmaktan korkma
Agirofobi: Caddelerden ya da caddelerde karşıdan karşıya geçmekten korkma
Agorafobi: Açık yer ya da kalabalık korkusu
Ailurofobi: Kedilerden korkma
Akluofobi: Karanlıktan korkma
Akrofobi: Yüksek yerlerden korkma
Akustikofobi: Belirli seslerden korkma
Algofobi: Acı çekmekten korkma
Amatofobi: Toz korkusu
Amnezifobi: Hafızasını kaybetmekten korkma
Androfobi: Adamlardan korkma 
Anemofobi: Fırtına korkusu
Antlofobi: Sel korkusu
Antropofobi: Insanlardan korkma
Apifobi: Arılardan korkma
Arakibutirofobi: Yerfıstığı ezmesinin, yerken, damağa yapışmasından duyulan korku 

Araknofobi: Örümceklerden korkma 
Aritmofobi: Sayılardan korkma
Asimetrifobi: Simetrik olmayan şeylerden korkma
Astenofobi: Güçsüz olmaktan korkma
Astrafobi: Şimşek korkusu
Ataksofobi: Düzensizlikten korkma
Atelofobi: Mükemmel ol(a)mamaktan korkma 
Aviofobi: Uçuş korkusu
Ballistofobi: Silahtan ya da mermilerden korkma
Batofobi: Derinlik ya da yüksek binaların yanından geçme korkusu
Batrakofobi: Kurbağa, semender gibi çiftyaşayışlı (amfibyen) hayvanlardan korkma 
Belonefobi: Iğnelerden korkma
Bibliyofobi: Kitaplardan korkma
Bromidrosifobi: Vücut kokusundan korkma
Brontofobi: Gökgürültüsünden korkma
Dentofobi: Dişçiden korkma
Dermatopatofobi: Deri hastalıklarından korkma 
Eisoptrofobi: Aynalardan korkma
Elektrofobi: Elektrikten korkma
Emetofobi: Kusmaktan korkma
Entomofobi: Böceklerden korkma
Epistaksiyofobi: Burun kanamasından korkma
Eritrofobi: Yüz kızarmasından duyulan korku 
Erotofobi: Cinsellik korkusu
Farmakofobi: Ilaçlardan korkma
Fazmofobi: Hayaletlerden korkma
Febrifobi: Yüksek ateşten korkma
Filemafobi: Öpmekten ya da öpüşmekten korkma
Filofobi: Sevmekten, âşık olmaktan korkma 
Fobofobi: Korkmaktan korkma
Fotofobi: Işıktan korkma
Gametofobi: Evlenmekten korkma
Gefirofobi: Köprülerden geçmekten korkma
Gerontofobi: Yaşlı insanlardan ya da yaşlanmaktan korkma
Glossofobi: Topluluk önünde konuşmaktan korkma 
Haptofobi: Dokunulmaktan korkma
Harpaksofobi: Hırsızlardan ya da bir suçun kurbanı olmaktan korkma 

Helyofobi: Güneşten korkma
Hematofobi: Kan korkusu
Herpetofobi: Sürüngenlerden korkma
Hidrofobi: Sudan, yüzmekten ya da boğulmaktan korkma 
Higrofobi: Nemden ya da yağmurdan korkma
Hipegiyafobi: Sorumluluktan korkma
Hipnofobi: Uyumaktan korkma
Hipofobi: Atlardan korkma
Homiklofobi: Sisten korkma
Homofobi: Eşcinsellerden korkma
Ihtiyofobi: Balıklardan korkma 
Jinefobi: Kadınlardan korkma
Kakofobi: Çirkinlikten, çirkin şeylerden korkma
Kakorafiyafobi: Başarısız olma korkusu
Kanserofobi: Kanser olmaktan korkma
Kardiyofobi: Kalp hastalığından korkma
Karnofobi: Etten korkma 
Katagelofobi: Dalga geçilmekten korkma
Kemofobi: Kimyasal madde korkusu
Keymafobi: Kıştan ve soğuktan korkma
Kimofobi: Dalgalardan korkma
Kinofobi: Köpeklerden korkma
Klimakofobi: Merdivenden düşmekten ya da merdivenlerden korkma 
Klostrofobi: Kapalı yer korkusu
Koprofobi: Dışkı korkusu
Koulrofobi: Palyaçolardan korkma
Kremnofobi: Yüksek yamaçlardan ya da uçurumlardan korkma
Kriyofobi: Buzdan ya da donmaktan korkma
Kronomentrofobi: Saatlerden korkma 
Ksantofobi: Sarı renten korkma
Ksenofobi: Yabancılardan korkma
Ksilofobi: Tahta şeylerden ya da ormanlardan korkma
Limnofobi: Göllerden korkma
Litikafobi: Davalardan ve mahkemelerden korkma
Logofobi: Belirli sözcüklerden korkma 
Lökofobi: Beyaz renkten korkma
Manyofobi: Delirmekten korkma
Mastigofobi: Cezalandırılmaktan korkma
Mekanofobi: Makinelerden korkma
Melanofobi: Siyah renkten korkma 

Mikrobiyofobi: Mikroplardan korkma
Mizofobi: Kirlilikten korkma
Monofobi: Yalnızlıktan korkma
Musofobi: Farelerden korkma
Nekrofobi: Cesetten korkma
Nelofobi: Camdan korkma
Niktofobi: Geceden korkma
Nozokomefobi: Hastanelerden korkma
Nüdofobi: Çıplaklıktan korkma 
Obesofobi: Şişmanlamaktan korkma
Ofidiyofobi: Yılanlardan korkma
Okofobi: Taşıt araçlarından korkma
Osmofobi: Belirli kokulardan korkma
Pantofobi: Herşeyden korkma
Papirofobi: Kağıttan korkma
Paraskavedekatriafobi: Ayın onüçü ve cuma olan günden korkma 
Patofobi: Hasta olmaktan korkma
Pedofobi: Çocuklardan korkma
Peladofobi: Kel insanlardan ya da kelleşmekten korkma
Penyafobi: Fakirlikten korkma
Pirofobi: Ateşten korkma
Plakofobi: Mezar taşlarından korkma 
Pogonofobi: Sakaldan ya da sakallı kişilerden korkma
Politikofobi: Politikacılardan korkma
Porfirofobi: Mor renkten korkma
Potamofobi: Irmaklardan ya da su akıntılarından korkma
Potofobi: Alkollü içeceklerden korkma 
Pteronofobi: Kuş tüyünden korkma
Pupafobi: Kuklalardan korkma
Radyofobi: Radyasyondan, X ışınlarından korkma.
Ranidafobi: Kurbağalardan korkma
Selenofobi: Aydan korkma
Siderofobi: Yıldızlardan korkma
Simetrofobi: Simetriden korkma
Skiofobi: Gölgelerden korkma
Sosyofobi: Toplumdan, genel olarak insanlardan korkma
Soteriofobi: Başkalarına muhtaç olmaktan korkma
Tafefobi: Diri diri gömülmekten korkma
Takofobi: Yüksek hızdan korkma 
Talassofobi: Deniz ya da okyanus korkusu 

Tanatofobi: Ölümden korkma
Teknofobi: Teknolojiden korkma
Teratofobi: Gebe kadının, biçimsiz, çirkin bir çocuk doğurmaktan korkması
Termofobi: Isıdan korkma
Testofobi: Testlerden ya da sınavlardan korkma 
Tokofobi: Gebe kalmaktan ya da çocuk doğurmaktan korkma
Tomofobi: Ameliyat olmaktan korkma
Toksifobi: Zehir korkusu
Topofobi: Belirli yerlerden korkma
Travmatofobi: Yaralanmaktan korkma
Trikinofobi: Gıda zehirlenmesinden korkma 
Triskaidekafobi: 13 sayısından korkma
Tripanofobi: Aşı ya da iğne olmaktan korkma
Trikopatofobi: Saç hastalıklarından korkma
Ürofobi: Sidikten korkma
Venereofobi: Zührevi hastalıklardan korkma
Venüstrafobi: Güzel kadınlardan korkma 
Vermifobi: Solucanlardan korkma
Zelofobi: Kıskançlıktan korkma
Zoofobi: Hayvanlardan korkma

Bir insan baş aşağı ne kadar durabilir ?

Bu sorunun tek ve kesin bilimsel bir yanıtı söz konusu değil. Hayvanlar aleminde bu pozisyonda yaşayan türler mevcut. Örneğin, yarasa saatle...