9 Kasım 2017 Perşembe

HIV enfeksiyonu (AIDS)

Genel olarak HIV enfeksiyonu en sık biseksüel erkeklerde, uyuşturucu kullananlarda, hemofililerde rastlanmaktadır. Kadınlarda yüksek riskli gruplar sırasıyla uyuşturucu kullananlar, testleri yapılmamış kan nakli yapılanlar ve hayat kadınlarıdır. AIDS’li kadınların % 80’i doğurgan dönem genç yaşlardadır. Bu durum seksüel geçiş için çok önemlidir.
HIV enfeksiyonunun bilinen üç geçiş yolu vardır. Birincisi seksüel temasla geçiştir. Bu yola erkekten erkeğe, erkekten kadına, kadından erkeğe ve nadiren kadından kadına olur. AIDS’li erkeklerin partnerleri, uyuşturucu kullananlar, biseksüel erkekler, kan nakli yapılanlar ve hemofililerdir. İkinci geçiş yolu kan ve vücut sıvılarıyla geçiştir. Üçüncü yol ise enfekte kadından bebeğine ve çocuklarına geçiş yoludur.
Enfeksiyonunun geçişinden sonra birkaç ay içinde % 45-90 oranında kilo kaybı, ateş, gece terlemeleri, farenjit, lenf bezlerinde şişme ve deride döküntüler oluşur. Bu belirtiler birkaç hafta içinde kaybolur. Bu dönemde kan testleri yapılırsa HIV (+) olarak bulunur. Sessiz geçen bir dönem başlar. Kanda (+)lık olduktan sonra hastalığın kendini gösterme şansı 10 yıl içinde % 54’tür. AİDS’den ölüm oranı % 90’dır ve kullanılan antiviral ilaçların hiçbiri bu oranı değiştirememiştir. İlaç ve aşıların geliştirilmesi konusunda çalışmalar devam etmektedir.
HIV enfeksiyonu özellikle uyuşturucu kullananların ve yüksek riskli erkek partneri olan kadınların bir hastalığı olarak göze çarpmaktadır. Özellikle bu gruplara yönelik eğitim ve danışma hastalıktan korunmada en önemli basamaktır. Eğitim ve danışmada yüksek risk oluşturacak davranış biçimlerinden vazgeçirmek temel ögedir. Gebelikte anneden bebeğe HIV geçişi doğumdan önce anne karnında iken, doğum sırasında kan ve vücut sıvılarına maruz kalma yoluyla veya doğumdan sonra emzirme yolu ile gerçekleşebilir.
HIV testleri hastadan gerekli izin alındıktan sonra yapılır ve sonuçları konusunda gizlilik sağlanmalıdır. HIV testinin önerdiği durumlar şunlardır: Damardan ilaç alışkanlığı olan kadınlar, hayat kadınları, HIV ile enfekte olmuş veya risk grubunda partneri olan kadınlar, seksüel yolla bulaşan hastalığı olan kadınlar, özellikle heteroseksüel olarak kazanılan HIV enfeksiyonu oranının yüksek olduğu ülkede yaşayanlar, 1978-1985 tarihleri arası kan nakli yapılan kadınlar, HIV enfeksiyonu klinik semptom ve bulguları açısından değerlendirilen veya tedavi uygulanan kadınlar, kendilerini riskte kabul eden kadınlar ve hapishane ve ıslahhanedeki oda arkadaşlarında HIV olanlar.

AIDS hastalığı
AIDS hastalığı immün sistemini felç eden bir hastalıktır. Ateş, halsizlik, kilo kaybı, enfeksiyonlara karşı direncin azalması, menenjit, zatürree gibi hastalıklar ve semptomlar meydana gelir. Sonunda ölüm kaçınılmazdır. Ölümcül bir hastalık olan AIDS’ten korunmak için uygun olmayan ilişkilerden kaçınmak lazımdır. Kan vermelerde, enjeksiyon yaptırmalarda dikkatli olmalı. Homoseksüellerde sık rastlanır. Gayri meşru ilişkilerde bulaşıcılık oranı yüksektir. Kesinlikle dikkatli olmalı. Böyle riskli yerlerden ve kişilerden uzak durmalı. 
AIDS’e sünnet freni
Sünnetin sağlık açısından sayısız yararları bulunduğu belirtilerek, AIDS ve cinsel yolla bulaşan pek çok hastalıktan korunmada büyük önemi olduğu bildirildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Okur, cinsel yolla bulaşan AIDS, frengi, uçuk, mantar, penis kanseri gibi hastalıkların sünnet olmayanlarda daha sık görüldüğünü söyledi. Okur, sünnet derisinin penis ucunu çevreleyen kapalı bir bölge oluşturduğunu, her idrar yapma sonrasında bu kapalı bölümde bir miktar idrar kalması nedeniyle idrar yolu enfeksiyonlarının kolaylıkla gelişebildiğini ve sonuçta böbrek yetmezliğine kadar varabilen zararlar oluşabildiğini belirtti. İdrar yolu iltihaplanmalarının, sünnetsizlerde, sünnet olanlara oranla 20 kat daha fazla olduğunu bildiren Okur, sünnet geleneği olmayan toplumlarda, çocukların yüzde 15-20’sinin, sağlık sorunları nedeniyle zorunlu olarak sünnet edildiğini kaydetti. Nadir olarak görülen penis kanserinin de yalnızca sünnet olmayanlarda ortaya çıktığına işaret eden Okur, ‘’Sünnetli kişilerde bu kansere hiç rastlanmıyor’’ dedi.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bir insan baş aşağı ne kadar durabilir ?

Bu sorunun tek ve kesin bilimsel bir yanıtı söz konusu değil. Hayvanlar aleminde bu pozisyonda yaşayan türler mevcut. Örneğin, yarasa saatle...