13 Kasım 2017 Pazartesi

Mimar Sinan Dehası

Mimar Sinan'in Selimiye Camii'nin kubbesini o 
genisliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi 
matematiğin bilinen 4 ana 
isleminden farkli besinci. bir islem yaratarak 
cozdugu soylenir. 

Ayrica minarelerin serefelerine cikanlarin yolda 
birbirlerini gormemeleri ise buyuk bir bir dehanin 
urunudur. 

Almanlar ayni sistemi meclislerinin onundeki dev 
kurede kullanmislar. 

Mimar Sinan bu sistemi 2 metre capindaki minarelere 
yuzyillar once monte edebilecek bir dehadir. 

Almanlarin dehasi ise, o cirkin ****l yiginina 
Selimiye'den fazla turist cekebilmelerindedir.. 

******************************************* 

Bir gun Selimiye Camii'ne girenler, 
kubbenin altiında bir Japon'un ayaklarini kibleye 
doğru uzatmis sirtustu yattigini 
gormusler 

Tabii hemenJapon'u, "Burasi kutsal bir yer. Bu 
sekilde yatmak bizim inanclarimiza gore 
saygisizliktir. 
Lutfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmislar. 

Ancak, Japon trans vaziyetteymis, 
gozlerini kubbeden ayirmadan soyle sayikliyormus: 

"Bu imkansiz. Ben yillarin muhendisiyim. Bu kubbe 
var olamaz. 
Hayal goruyorum. Bu kubbenin orada o sekilde durmasi 
fizik ve matematik kurallarina aykiri. 
Bu imkansiz, orada hicbir sey yok,orada hicbir sey 
yok..." 

********************************* 

Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmis. 

Bu nedenle minarelerinin yakin zamanda yikilacagi 
farkedilimis. 

Uluslararasi bir grup bilimadami toplanmislar. 

Nasil kurtaririz bu tarihi minareleri diye kafa 
kafaya vermisler. 

Sonucta en son teknoloji olan ****l kelepcelerle 
minarelerin 
temellerini sabitlemenin en iyi cozum 
olduğuna karar vermişler. 

Minarelerin temellerini acinca, koymayi dusundukleri 
kelepcelerin aynisiyla karsilasmislar. 

Mimar Sinan bilmem kaç yüzyil once ayni seyi 
dusunmus megerse....? 

********************************************* 

1950-60 arasi bir tarihte insaat muhendisi, mimar ve 
jeofizikçilerden olusan bir Japon heyeti Turkiye'ye 
gelmis. 

Heyet Imar ve Iskan Bakanligi'ndan izin alarak 
ulkemizdeki tarihi yapilari incelemeye baslamis. 

Ayasofyayi, Yerebatan Sarnicini filan gezdikten 
sonra sira Sinan' in kalfalik eseri Suleymaniye 
Camisi'yle Sinan'in ogrencisi Mimar Davut 
Aga'nin eseri Sultanahmet Camisi'ne gelmis. 

Japonlar bu camiler uzerinde gunlerce inceleme 
yapmislar. 

Her geçen gun saskinliklari daha da artiyormus. 

Cunkü Japonlar daha 
ilk incelemede camilerin gevsek 
bir zemin uzerine insa edildiğini anlamislar. 

Ama bunca yil, bu camilerde bir catlak dahi 
olmamasina akil sir erdirememisler. 

Bunun uzerine Türkiye programinin gerisini tamamen 
iptal edip, bu iki cami üzerine yogunlasmislar. 

Arastirmalarinin sonucunda herhangi bir sarsinti 
sirasinda bu iki caminin sabitlenmediğini aksine 
yerinde oynayarak yikilmaktan kurtulabildiği ortaya 
çikmis. Minareleri incelediklerinde ise dumurlari 
ikiye katlanmis. 

Minarelerin cok daha gelismis bir rayli sistem 
mekanizmasi uzerine oturtulduğunu ve her yone 
yaklasik 5 derece yatabildiğini gormusler. 

Daha derin arastirma yapmak için Edirne'ye, 

Sinan'in ustalik eseri Selimiye Camisi'ne gitmisler. 
Ordaki olaganustu sistemleri gorunce iyice dumur 
olmuslar. 



Selimiye'nin tüm 
sirlarini aylarini harcayarak 
cozmüsler. 

Japonya'ya donduklerinde ise Sinan'in sirlarini 
uygulamaya sokarak sehirlerini Sinan'in kullandigi 
sistemlerle kurup muazzam gokdelenler dikmisler. 

Yani su an gelismis ulkelerin gokdelen yapiminda 
kullanildiklari cogu sistem, 
yuzyillar önce Sinan'in gelistirdigi 
mekanizmalarmis.

0 yorum:

Yorum Gönder

Bir insan baş aşağı ne kadar durabilir ?

Bu sorunun tek ve kesin bilimsel bir yanıtı söz konusu değil. Hayvanlar aleminde bu pozisyonda yaşayan türler mevcut. Örneğin, yarasa saatle...